Bolu Belediyesi’nin mevcut CHP’li Başkanı Tanju Özcan, son çıkışıyla sadece bir isim değişikliğine gitmedi. Aynı zamanda siyasi ideolojik saplantılarını, tarihi gerçeklerin önüne koyan bir yaklaşımı bir kez daha gözler önüne serdi.
Meclis kararıyla Necip Fazıl Kısakürek’in isminin belediye salonundan kaldırılıp, yerine “Kıbrıs fatihi” olarak Bülent Ecevit’in adının verilmesini açıklayan Özcan, bu kararını “ahlaki ve ilkesel” bir duruş gibi sunmaya çalıştı. Ancak kamuoyuna yansıyan ifadeleri hem tarih bilgisi açısından hem de siyasi etik açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor.
Özcan’ın açıklamasında geçen “ahlaksız ve ilkesiz zat” ifadesi Necip Fazıl gibi bir fikir ve edebiyat çınarına yönelik en hafif tabirle edebe sığmaz. Kimi seversiniz, kimi eleştirirsiniz. Ama bir fikir adamını bu kadar hoyratça hedef almak, ne demokrasiyle bağdaşır, ne de gerçek bir siyasetçinin taşıması gereken asgari sorumlulukla.
Ancak asıl çarpıtma burada da bitmiyor.
“Kıbrıs Fatihi” Kimdir?
Özcan, Bülent Ecevit’in ismini koymayı gerekçelendirirken onu “Kıbrıs fatihi” olarak niteliyor. Bu, kamuoyunda sıkça tekrarlanan, ancak tarihsel bağlamdan koparılarak sunulan yarım bir anlatıdır. Zira 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın arkasında sadece Ecevit değil, en az onun kadar, hatta belki daha fazla, dönemin Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan yer almaktaydı.
Harekatın askeri, lojistik ve siyasi altyapısının büyük bölümü Erbakan’ın çalışmalarıyla yürütüldü. Türk ordusunun Kıbrıs’a çıkmasında irade gösteren liderlerden biri olarak tarih sayfalarına adını yazdırdı. “Harekâtı yapan Ecevit’ti” demek, aynı masadaki diğer ismin varlığını görmezden gelmektir. Ecevit hükümeti, tek başına değildi. Koalisyon ortağı Erbakan’ın Milli Görüş çizgisiyle yürüyen iradesi olmasaydı, Kıbrıs çıkarması belki de gerçekleşemeyecekti.
Tarihi, Düşmanlığa Alet Etmek
Bu tür isim değişiklikleri sadece bir yer tabelasının değişmesiyle sınırlı değildir. Bu, toplumsal hafızayla oynanmasıdır. Necip Fazıl gibi bir düşünce adamının adını kaldırıp, yerine kasıtlı bir biçimde başka bir ideolojik simgeyi yerleştirmek, açıkça bir ideolojik temizlik girişimidir. Sanki toplumun hafızası resetlenecekmiş gibi…
Edebiyatı, fikir dünyasını, Türkiye’nin kültürel mirasını yadsıyan bir zihniyetin bugün ahlak dersi vermeye kalkması ise trajikomiktir. Necip Fazıl; sadece şiirleriyle değil, duruşuyla da bir döneme ışık tutmuş bir insandır. Onu “ahlaksız” ilan etmek, bu ülkenin entelektüel birikimine ve edebi mirasına hakarettir.
Kimin Ahlakı, Kimin İlkesizliği?
Bir belediye başkanının görevi; halkına hizmettir, kutuplaştırmak değil. Sanatçılara, fikir insanlarına düşmanlık üzerinden prim toplamak isteyen siyasiler, günü kurtarabilir. Ancak tarihin terazisinde ağır gelirler.
Bugün Bolu’da yaşanan bu hadise, yerel siyasetin nasıl ideolojik rövanş alanına çevrildiğini gösteriyor. Oysa yerel yönetim, ideolojiyle değil; hizmetle anılmalıdır. Ama belli ki bazıları için ideolojik rövanş, halkın çöpünden, suyundan, ulaşımından daha kıymetli.
⸻
Sonuç olarak:
Necip Fazıl’a edilen bu söz, aslında Türkiye’nin kendi değerlerine, kendi fikir mirasına karşı duyduğu kompleksi dışa vurmaktadır. Ve tarihe yanlış yazılmış bir dipnot daha düşülmüştür. Ama tarih, düzeltmeyi bilir. Bu hatırlatma da o düzeltmenin bir parçasıdır.
Makale Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.