26 Nisan 2024, Cuma
F.ALPER GÜLTEPE

F.ALPER GÜLTEPE

Deriniz Kırk kat olsa bile zehirlisiniz!

08 Mayıs 2020, Cuma 1:06

Takip Edin

 

Zamanında padişahın çocuğu olmuyormuş, Padişah âlim bir adama sormuş: “Neden çocuğum olmuyor?”

Âlim ise:

-Şu göle saat üçte Valide Hanım ile birlikte git, soyunun ve Allah’tan hayırlı bir çocuk isteyin, saati ve günü şaşırmayın.

Padişah denileni yapmış: günü ve saatinde göle gitmiş ve…

 

“Allah’ım bana bir çocuk nasip et” demiş.

Gün olmuş Padişah’ın eşi hamile kalmış, yedi ay gibi sürede Padişah’ın eşinin aşırı derecede sancıları başlamış, ebeler bakmış etmiş ve erken doğum olması gerektiğini Padişah’a iletmişler.

Padişah ise…

-Gerekeni yapın. Dedikten sonra ebelerin hepsini çağrılmış ama bir türlü doğum gerçekleşmiyormuş. Padişah,

-“Doğumu yapamayan herkesin kellesini alırım” diyerek doğumu gerçekleştiremeyen herkesin kellesini almış.

 

En sonunda Padişah’ın huzuruna çıkan vezir, sarayda hizmetli olan bir kızın bu işi yapacağını söylemiş. Durum kıza iletilmiş, kız doğumu gerçekleştiremeyen ebelerin başlarının kesildiğini biliyor ama yapacak bir şeyin olmadığını düşünerek annesinin mezarına gidiyor.

 

Annesinin mezarına vardığında, kendi kendine konuşarak durumu anlatıyor.

Tam o sırada daha önce görmediği bir zat gelerek…

-Kızım Padişah’ın eşinin ayaklarının dibine, sıcak su ve süt bırak, olacakları izle…

Padişah’a hayırlı evlat iste denmiş ama o isteği yarım yapmış.

 

Kız saraya dönmüş ve denileni yapmış.

Padişah’ın eşi zorda olsa süt kokusunu alan bir yılan doğurmuş. Elbette bu durum Padişah’a iletilmiş. Padişah, oğlu sonuçta atamaz, zindana kapatmış. Günü geldiğinde oğlu evlenmek istediğini dile getirmiş, ama Padişah oğlunun yılan olduğunu ve kiminle evlendireceğini şaşırmış, sarayda ne kadar bekâr kız varsa evlendirmiş fakat gerdek gecesi yılan hepsini tek tek sokarak öldürmüş. Vezir yine Padişah’ın huzuruna çıkarak, doğumu gerçekleştiren kızla evlendirilmesini söylemiş.

 

Durum, doğumu gerçekleştiren kıza iletilmiş, kız yine annesinin mezarına giderek Padişah’ın yılan oğluyla evlendirileceğini ama bu oğlanın saraydaki kızları sokarak öldürdüğünü anlatmış. O sırada bir öncekinde kendisine akıl veren zat gelmiş ve…

-Kızım, yılanla evlen ama gerdek gecesi sana soyun dediğinde, ilk önce kendisinin soyunmasını iste…

-Neden? Demiş kız.

-Çünkü yılanların kırk kat derisi var. Sen de üzerine kırk gömlek giy ve yılan her soyun dediğinde sende bir gömlek çıkar de…

Kız gitmiş ve yılanla evlenmiş, gerdek gecesinde yılan kıza soyun demiş. Kız da, ilk sen soyun dedikten sonra yılan ilk derisini çıkarmış, derken bir yılan bir kız soyunmuş en sonunda kızın üzerinde bir gömlek kalmış.

Yılan, kıza tekrar soyun dediğinde sen soyun demiş ve yılan soyunmuş, o esnada birden yılan çok yakışıklı bir delikanlı olmuş. Ve evlilikleri yıllarca mutlu ve huzurlu geçmiş.

 

**

Yukarıda anlattığımız; insanların ne kadar derilerini çıkarttırırsak çıkaralım, mutlaka gizliden bir derileri daha bulunduğunu gösteriyor bize.

 

M.Twain Sevdiğim Bir Sözü var.

“Ölüler dışında hiç kimsenin gerçeği söylemesine izin verilmez”

Gerçeğini aslında biliyoruz ama bilmeden yaşıyoruz.

 

**

 

Cafe ve Restoranların açılmasında engel yok!

 

Nedeni ise:

Cadde de insanlar kol kola, diz dize, ama berberler, kuaförler kapalı…

Evlerde misafirlere kahve ikram ediliyor, ama kafeler kapalı…

Bağlar da kebap partileri gırla geçiliyor, ama lokantalar kapalı…

Kafelere de mesafe bırakılarak açılmalı yoksa bu esnafların hali kötüye gidiyor.

 

**

 

Geçen gün Mado (yaşar pastaneleri) ya uğradım, içerisi bomboş ama dışarısı tıklım tıklım insan seliyle doluydu. Bu işin kontrolü nerede? İnsanlar birbirleri ile kol kola geziyor, hatta gönül selamı yerine sarmaş dolaş oluyorlar. Ee o zaman kafe ve lokantaların mesafeli bir şekilde biran önce açılması lazım.

 

**

 

Asıl kısıtlanması gerekenler hala…

Kısıtlanmadan hayata devam ediyor.

Onlar: Beynini kısıtlayanlar,

Onlar: Fikrini kısıtlayıp, bedenini kısıtlamayanlar...

Onlar: Zekatını,fitresini kısıtlayıp cebini kısıtlamayanlar..

Onlar: Zevklerini kısıtlamayan zevksizler...

Onlar: Sözlerini değil de düşüncelerini kısıtlayanlar ve asıl kısıtlanması gereken nesiller..

 

**

 

Basın Mensupları en önde ama hep unutuluyor!

 

Herkesin gözünün önünde olan ama hiç kimsenin görmediği basın mensupları, İnternet gazeteler, yerel gazeteler, yerel TV, radyo, kameraman...7/24 çalışıyorlar ama imkânlar çerçevesinde…

 

Verilen destekler kime nasıl gidiyor?

Kimler çatur-çutur yiyor?

Nerede nasıl yediklerini göremesek bile biliyoruz!

 

 

 

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.