29 Nisan 2024, Pazartesi

Aralarında 8000 kilometre var ama korkuları aynı...

Aralarında 8000 kilometre var ama korkuları aynı...

Dünya beş gündür Ukrayna ile yatıp kalkıyor. Ancak Ukrayna'da olan bitenler bambaşka bir coğrafyada, Pasifik Okyanusu'nda, küçük bir adanın halkını herkesten daha fazla kaygılandırıyor. O ada Tayvan. Peki Ukrayna'yla Tayvan'ın ne ilgisi var? Daha da önemlisi Tayvan halkı endişelenmekte haklı mı? Uzmanlar ne diyor?

 

Dünyanın gözü kulağı günlerdir Ukrayna'da. Ancak dünya üzerinde bir coğrafya var ki 8000 kilometre uzakta olsa da Ukrayna'da yaşanan her patlamanın sarsıntısını temellerinde hissediyor. O coğrafya Tayvan ve Tayvanlılar Rusya'nın müttefiki Çin'in de benzer bir operasyon başlatıp adayı işgal etmesinden endişe ediyor.

 

Güncel durumun ayrıntılarına girmeden önce Çin-Tayvan meselesinin öncesine bir bakalım. Tarih kitaplarına göre, Xinhai Devrimi'yle 2000 yıldır hüküm süren Qing hanedanının yıkılmasının ardından 1 Aralık 1912'de Sun Yat-sen liderliğinde Çin Cumhuriyeti kuruldu. Bu cumhuriyetin sınırları hem Çin anakarasını hem de Tayvan adasını kapsıyordu. Bir süre sonra patlak veren Çin İç Savaşı nedeniyle Çin Cumhuriyeti'nin hükümet merkezi Tayvan adasına taşındı. Ardından 1 Ekim 1949'da Çin Komünist Devrimi'nin sonucu olarak Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu. Chiang Kai-shek'in kapitalizm yanlısı "Milliyetçi Hükümeti" ise Tayvan'a çekildi.

Resmi adı halen Çin Cumhuriyeti olan Tayvan, Çin anakarasının da kendi toprağı olduğunu savunuyor. Çin Halk Cumhuriyeti de Tayvan Boğazı'nın iki yanındaki toprakların da Çin'e ait olduğu esasına dayanan "tek Çin" ilkesi doğrultusunda Tayvan üzerinde hak iddia ediyor. Ancak Tayvan'da yaşayıp da kendini Çinli hissedenlerin sayısı oldukça az. Nitekim sonuçları 2020 yılında Ulusal Chengchi Üniversitesi tarafından açıklanan bir araştırmada, adada yaşayanların yüzde 64'ünü kendisini sadece Tayvanlı olarak tanımlıyordu. Çinli olduğunu söyleyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 3'tü. Dahası Çin Komünist Partisi'nin 1949'dan bu yana ada üzerinde kontrol sağladığı herhangi bir dönem de bulunmuyor.

 

Tayvan'ı bağımsız bir ülke olarak tanıyan Birleşmiş Milletler (BM) üyelerinin sayısı sadece 14. 50'den fazla ülkenin de çeşitli temsilcilik ofisleri ve konsolosluklar aracılığıyla Tayvan'la gayri resmi ilişkileri bulunuyor. BM'deki ve diğer çokuluslu örgütlerdeki katılımı oldukça sınırlı olan Tayvan'ın Çin'in etkisiyle "diplomatik yalnızlığa" zorlandığı da yaygın bir yorum.

 

Tayvan'da yaşayan Ukraynalıların Moskova Koordinasyon Ofisi önündeki protestosuna Tayvanlılar da destek verdi

UKRAYNA'YA İLK DESTEK VERENLERDEN BİRİ TAYVAN OLDU

 

Yakın zamana kadar çok uluslu bir savaşın yaşanması olası noktalardan biri kabul edilen, uluslararası kamuoyunda biraz da abartıyla "dünyanın en tehlikeli yeri" olarak nitelendirilen Tayvan'ın halkı ve yöneticileri, Rusya'nın geçen hafta başlattığı Ukrayna operasyonunu büyük bir kaygıyla izliyor. İşgal haberlerinin gelmesinin ardından Tayvan cephesinden yapılan açıklamalarda, Ukrayna'ya destek mesajları dile getirildi ve Rusya'ya çeşitli ekonomik yaptırımlar uygulanacağı belirtildi. Başkan Tsai Ing-wen, Tayvan'ın "Çin'den gelen askeri tehditleri ve korkutmalar" düşünüldüğünde Ukrayna'nın durumu ile empati kurabileceğini" belirtti. Başkan Yardımcısı Lai Ching-te de yaptığı açıklamada, "Kendi kaderini tayin ilkesi, kaba kuvvetle silinemez" dedi.

 

Diğer yandan Pekin'in kendini yeterince güçlü hissettiği ve dünyanın Ukrayna'ya odaklanmasını fırsat bilip bir hamle yapabileceğine dair spekülasyonlar da dile getiriliyor. Örneğin Tayvan Dışişleri Bakanı bu ay başlarında yaptığı bir açıklamada, "Çin Tayvan'a karşı askeri güç kullanmayı her an düşünebilir" dedi.

 

Pekin'in Batı'nın Ukrayna konusunda Rusya'ya verdiği tepkiyi yakından izleyip ona göre pozisyon alacağı da dillendirilen yorumlar arasında. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da Şubat başlarında Avustralya'ya yaptığı ziyarette, dolaylı yoldan bu konuya değinerek, "Batı'nın Rusya'ya verdiği tepkiyi dünyanın öbür ucunda izleyen başkaları da olduğunu" söylemişti. Son olarak İngiltere Başbakanı Boris Johnson 19 Şubat günü "Ukrayna tehlikeye atılırsa, yaratacağı şok tüm dünyada yargılanır" derken özellikle Tayvan'a vurgu yaptı.

ÇİN "TAYVAN, UKRAYNA DEĞİLDİR" DİYOR

 

Çin, Rusya'nın NATO kaynaklı güvenlik tehditleriyle ilgili kaygılarına sempatiyle yaklaşıyor. İki ülke "Batı'nın içişlerine karışması" olarak gördükleri meseleler karşısında da ortak bir tavır sergiliyor. Hatta bir hafta önce iki ülkenin lideri bir araya gelerek, bu ortaklığın gücünü dünyaya bir kez daha gösterdi.

 

Ama Çin'in dış politikasının temelini ulusal egemenlik ilkesi ve dışarıdan müdahalenin engellenmesi oluşturuyor. Çin, Hong Kong, Şincan, Tibet gibi bölgelerdeki siyasi hareketleri ayrılıkçılık olarak görüyor ve uluslararası kamuoyunun "temel insan hakları ihlalleri" eleştirilerini içişlerine müdahale olarak kabul ediyor. Dolayısıyla Ukrayna sınırları içine bulunan Donbas bölgesindeki ayrılıkçı Luhansk Halk Cumhuriyeti ile Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımış olması ve buralarda yaşayan etnik Rusların insan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bölgeye "barış gücü" göndermiş olması Çin'in politikasına ters görünüyor.

 

Çin'den ABD ve Japonya'ya misilleme: Tayvan hava sahasına 39 savaş uçağı yolladılar!

Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Hua Chunying'e geçen çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında bu çelişki soruldu. Hua, Pekin'in Ukrayna konusunda ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğü prensiplerine aykırı bir duruş benimseyip benimsemediği sorusu üzerine, "Bu iddialar kötü niyetlidir ya da meseleleri kasıtlı olarak çarpıtmaktadır" demişti.

 

Bir önceki gün de Bakanlık Sözcüsü Wang Wenbin, Tayvan ile Ukrayna'daki durum arasında önemli farklar olduğunu vurguladı ve şöyle konuştu:

 

"Tayvan, Ukrayna değildir. Tayvan her zaman Çin'in vazgeçilemez bir parçası olmuştur. Bu tartışma konusu olmayan hukuki ve tarihi bir gerçektir. 'Tek Çin' ilkesi uluslararası ilişkilere hâkim olan, evrensel düzeyde kabul edilmiş bir normdur."

 

Diğer yandan Putin de bu ay başlarında Rusya'nın Pekin'in tek Çin ilkesine verdiği desteği yineledi ve bağımsız Tayvan fikrine karşı çıktı, ancak askeri güç kullanımına da sıcak yaklaşmadı. Putin Ekim ayında yaptığı bir açıklamada da Tayvan'ın Çin ordusu tarafından işgal edilme riskinin çok büyük olmadığını söylemişti. "Bence Çin'in güç kullanmasına gerek yok" diyen Putin, ortak çıkarların ada ile anakarayı birlikte hareket etmeye iteceğini savunmuştu.

ÇİN DEVLET BAŞKANI İÇİN KRİTİK BİR YIL

 

Bütün bu açıklamalar bir yana, Tayvan Boğazı geçen haftayı hareketli geçirdi. Çarşamba günü Başkan Tsai, Tayvan'ın askeri ve ulusal güvenlik aygıtlarına savunma, izleme ve erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi ve bilişsel savaşa karşı geliştirilmiş sofistike yanıtların sağlamlaştırılması emrini verdi. Perşembe günü de Pekin, Tayvan hava sahasına 9 savaş uçağı gönderdi. Aslında bu sortiler iki yıldır neredeyse her gün yaşanıyor ancak tek seferde 9 uçağın birden gönderilmiş olması dikkat çekici.

 

Batılı analistler ise Çin'in yakın zamanda bir askeri operasyon düzenlemesini beklemiyor. Zira 2022 Çin Devlet Başkanı Xi Jinping için hassas bir dönem. Çünkü beş yılda bir yapılan Komünist Parti Ulusal Kongresi yaklaşıyor. Xi, Ekim ayında yapılacak kongrede bir kez daha parti lideri seçilirse üç dönem iktidarda kalarak adını tarihe yazdırmış olacak. Tayvan'ın Ukrayna'ya kıyasla savunulması daha kolay bir coğrafya olduğunu da gözeten Çin yönetimi, bu kritik dönemde herhangi bir fiyasko riskine girmek istemiyor.

 

Londra Üniversitesi SOAS Çin Enstitüsü Direktörü Steve Tsang da CNN International'a yaptığı açıklamada, benzer bir noktaya dikkat çekti. "Çin'in bu yıl Tayvan'a karşı güç kullanacağına inanmıyorum" diyen Tsang, "Başarılı olmayan bir askeri macera, Xi'nin üçüncü dönemine pek fayda sağlamayacaktır. Bir başarısızlık yaşanması durumunda ise üçüncü dönem seçilme şansı tamamen ortadan kalkabilir" yorumunu yaptı.

 

Brookings Enstitüsü'nde Çin ve Asya bölgesi üzerine araştırmalar yapan Ryan Hass ise Guardian'a, "Çin'in liderleri boğazın iki yakasının birleşmesi konusunda zaman avantajının kendilerinde olduğunu vurgulamayı sürdürüyor. Eğilimler Çin'in tarafında" diye konuştu ve ekledi: "Bu, çalkantılı bir dönemde statükoyu korumak adına iyi bir gerekçe."

 

Ancak Tayvan'da yaşayan Çin uzmanı J. Michael Cole, Putin ve Xi söz konusu olduğunda, kararların her zaman rasyonel bir biçimde alınmadığını belirterek şöyle konuştu: "Bizim açımızdan bakıldığında büyük yaptırım tehditlerine karşın savaş açmak irrasyonel görünüyor ama hayal edilemeyecek şeyler mümkün olabilir."

 

ABD İÇİN DE TAYVAN İLE UKRAYNA BİR DEĞİL

 

Tayvan, son yıllarda ABD'den milyarlarca Dolar değerinde silah almış olsa da ordusunun Çin'le boy ölçüşebilmesi imkânsız. Geçen hafta Ukrayna'da gördüğümüz şehirlerdeki sivillerin eğitilmesine yönelik programlar da Tayvan'da henüz deneme aşamasında. Dolayısıyla herhangi bir operasyon halinde Tayvanlıların dışarıdan gelecek desteğe muhtaç olduğu ortada.

 

Öte yandan ABD gibi Batılı güçler nezdinde Tayvan'ın stratejik ve ekonomik önemi, Ukrayna'ya kıyasla çok daha üst sıralarda. (Örneğin dijital aletlerde kullanılan ileri seviye çiplerin neredeyse tamamını ve basit çiplerin büyük bir kısmını tek başına Tayvanlı bir şirket üretiyor. Yaz aylarında bu şirketin yaşadığı sıkıntılar, otomotiv ve teknoloji sektörlerindeki tedarik zincirlerine ağır darbeler vurmuştu.)

Harvard Üniversitesi bünyesinde bulunan Fairbank Çin Çalışmaları Merkezi araştırmacılarından Lev Nachman ise CNN'e yaptığı açıklamada, "ABD'nin Ukrayna'ya vereceği cevap ile Tayvan'a vereceği cevap aynı olmayacak. Çünkü Tayvan'la onyıllar boyunca inşa edilen ilişki ile Washington'ın Ukrayna'ya, Avrupa Birliğine ya da NATO'ya olan sorumlulukları birbirinden farklı" dedi.

 

 

"Pekin dünyanın işgale ve sınırların yeniden çizilmesi olasılığına nasıl yanıt vereceğini yakından izleyecek ve Çin'in jeopolitik matematiğinde bir değişken olarak yer bulacak. Ama Pekin'in Ukrayna nedeniyle Tayvan stratejisini kökünden değiştirmesi de pek olası değil."

 

ABD VE BATI İÇİN BİR SINAV

 

Öte yandan ABD-Çin ilişkileri ile ABD-Rusya ilişkileri arasındaki farkın senaryoyu değiştirebileceği de öne çıkan bir nokta.

 

New York merkezli Dış İlişkiler Konseyi araştırmacılarından David Sacks, "Çin, ABD'nin en zorlu uzun dönem rakibi ve dünya genelinde Amerika'nın çıkarlarını zorlayabilecek tek ülke. Eğer Çin Tayvan'ın kontrolünü ele geçirecek olursa, bölgesel bir hegemonya kurmak için en önemli adımı atmış olur. Çinli liderler ABD için farklı riskler söz konusu olduğunun ve yanıtın da farklı olacağını biliyor" dedi.

 

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden siyaset bilimi uzmanı Wen-ti Sung Ukrayna'da alınacak tavrın ABD için bir turnusol kâğıdı niteliğinde olduğunu ifade etti. Sung şunları söyledi:

 

"Eğer ABD Batı Avrupa'nın Rusya'yla ilgili kaygıları karşısında kararsız, tutarsız ya da umursamaz görülürse, Batı Avrupa'nın İndo-Pasifik sahnesinde ABD'ye yardım etme niyeti ve isteği de azalır."

 

Brookings Enstitüsü'nden Hass ise geçen haftanın Tayvan hakkında güçlü söylemler benimsemiş ancak harekete geçmemiş tüm Batılı hükümetler için bir uyarı olduğunu belirterek, "Uluslararası oynaklık ülkeleri Tayvan'ın güvenliğine ne kadar önem verdiklerine dair daha açık konuşmaya zorluyor. Yaşanan olayların koordinasyon sağlanması için bir noktaya kadar katalizör görevi gördüğü bile söylenebilir" dedi.

 

TAYVAN HALKI ENDİŞELİ

 

Analistler Tayvan en azından yakın vadede Ukrayna gibi olmayacak dese de Batı'nın harekete geçme zamanının geldiğini belirtiyor. Peki Tayvan halkı ne hissediyor? Guardian'ın Taipei sokaklarda konuştuğu Tayvanlılar, olası bir saldırıya karşı ne kadar hazır oldukları ve Tayvan'a dost ülkelerin süreçte nasıl bir rol oynayacağı konusunda soru işaretleri bulunduğunu söyledi. Zira Çin'in Tayvan'a askeri operasyon düzenlemesi halinde uluslararası kamuoyunun nasıl hareket edeceği kritik öneme sahip.

 

Pazar yerinde bir sebze meyve tezgâhı bulunan Bebe isimli kadın "Gerçekten endişeliyim" dedi. Yüzünde üzerinde Tayvan, ABD, Litvanya ve Japonya'nın bayrakları ve "Teşekkürler dostlarım" ifadesiyle süslenmiş bir maske olan Bebe, "ABD'nin Ukrayna'yı korumaya yardım edebilecek kadar güçlü olup olmadığını bilmiyorum, dolayısıyla tabii ki Tayvan için kaygılanıyorum" diye konuştu.

 

20 yaşındaki Üniversite öğrencisi Lannie ise Çin'in Rusya'ya yardım ediyor gibi görünmesinden korktuğunu zira bunun daha sonra Rusya'nın da Çin'e yardım edeceği anlamına geldiğini belirtti ve ekledi: "Bugün savaşa gireceğimizi düşünmüyorum ama bütün bu olan bitenler beni biraz endişelendiriyor."

 

Sosyal medyada da Tayvanlı kullanıcılar benzer kaygılar dile getirdi. Örneğin Tsai'nin Facebook sayfasındaki bir paylaşıma gelen yorumda şu ifadeler yer aldı: "Tek umudum Başkan'ın Tayvan'ın ulusal güvenliğini sağlamlaştırması. Ukrayna'da birçok büyük ülke yaptırım uygulamak ve dua etmek dışında hiçbir şey yapmadı. Bu ülkelere güvenilmez."

TAYVANLILAR OLASI BİR İŞGALE HAZIR MI?

 

Ülkenin kuzeydoğusunda bulunan Yilan şehrinde bir restoran işleten Ukraynalı Sergey Balagov ise ülkesinde olanları kaygıyla izlerken, "Orada halk istilacılarla karşılaşmaya hazır" dedi ancak Tayvan için aynısının geçerli olmadığından korktuğunu söyledi:

 

"Bence istilacılar ülkelerine adım atıp kendi istediklerini yaptırmaya çalışınca durumda çok büyük değişiklikler olacak. Ama daha savaşabilir durumda olmaları lazım. Şu an için çok rahatlar."

 

Yakın zamanda yapılan bir anketten de Balagov'un kaygılarını destekler nitelikte sonuçlar çıktı. Rusya'nın Ukrayna'ya girmesinden hemen önce yapılan ankete katılanların yarısından fazlası Ukrayna'daki savaşın kendilerini korkutmadığını, yüzde 63'ü ise Xi'nin bu durumu Tayvan konusunda harekete geçmek için bir fırsat olarak kullanmayacağını söyledi.

 

Guardian'a konuşan analist Cole, bu kriz sonucu savaş ihtimalinin Tayvan kamuoyu için somutlaşacağını, Tsai yönetiminin bu fırsatı ordunun yedek gücünü kuvvetlendirmek ve vatandaşları "birkaç hafta ya da ay ayırıp acil durumlarda işe yarayacak beceriler öğrenmeye yönlendirmek" için kullanması gerektiğini ifade etti.

 

Bebe ise Tayvan'ı savunmanın yine Tayvan'ın işi olduğunu belirtti ve ekledi: "Başka ülkelere güvenmeyin. Ben güçlü başkanımıza ve halkımızın ülkemizi koruma iradesine güveniyorum. Tayvan Çin değildir. Kesinlikle değildir. Bu çok önemli."

 

The Guardian'ın "‘Of course I worry’: shock waves from Ukraine reach Taiwan", CNN'in "China's leaders may be watching Ukraine with an eye on Taiwan" ve The Washington Post'un "The fallacy that links Putin’s attack on Ukraine with Xi’s ambitions on Taiwan" başlıklı haberlerinden derlenmiştir.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

Aralarında 8000 kilometre var ama korkuları aynı... Ya Ukrayna'ya olan bize de olursa?

Haber Yorumları

Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.