19 Mart 2024, Salı
FEHMİ KİRAZ

FEHMİ KİRAZ

ŞARBON MESELESİ VE HAYVANCILIĞIMIZ

01 Ekim 2018, Pazartesi 14:30

Takip Edin

Ülkemizde aslında her zaman vakaları görünen şarbon özellikle geçtiğimiz Kurban Bayramından beri her insanımızın tanıdığı ve korktuğu bir duruma dönüştü.

Şarbon, Antraks olarak ta adlandırılır, Bacillusanthracis bakterisi sığır, koyun gibi otoburmemeli hayvanlarda ve insanlarda görülür. Deri dokularda yara, vücut ısısının yükselmesi, dalak şişmesi, kanın pıhtılaşmaması gibi belirtileri olur, bu bakteri hayvanda öldürücü olabilir ama insanda kesin öldürücüdür denilemez. Belirtileri hayvanda 7 gün içinde ortaya çıkar.

Özellikle üreticiler için hayvanlarda şarbon belirtileri; hayvanın titremesi, ayakta duramaması, sendelemesi, yere yıkılması gibi belirtiler görüldüğü zaman hemen İl ya da İlçe Tarım Müdürlüklerine ihbarın yapılması gerekmektedir, hayvan ölecek diye eski usul kesilip yenilmemelidir. Uzman ekiplerce hastalığın teşhisi yapılıp eğer ki hastalık şarbon ise hayvanın yakılıp derin kuyu içerisine kireçlenerek gömülmesi gerekmektedir ve işletmedeki diğer hayvanların da karantina altına alınması halk sağlığı açısından çok önemlidir.

Gelelim özellikle kurban bayramından sonra Ankara, İstanbul, Trakya, Kahramanmaraş, Trabzon gibi yerlerde şarbon vakaları görüldü. Ülke genelinde paniğe yol açan vakaların kaynağı yurt içindeki meralardan da olabilir, yurtdışından getirilen hayvanlar ya da hayvanlarla gelen ot, yemler de olabilir.

Genel manada şarbon hastalığından dolayı kırmızı et yememizi engelleyecek, korkacak bir durum yoktur. Önemli olan Veteriner kontrolünde olan kesimhanelerde kesilen etlerin satıldığı kasap, şarküteri, market et reyonlarından etlerin alınmasıdır. Kesimhanelerde kontrollü kesilen hayvanların hem kontrolü hem de analizleri yapılmaktadır. Gönül rahatlığı ile kırmızı et tüketimine devam edilmelidir.

Tarım ve Orman Bakanlığının genel politikaları noktasında, şarbon vakaları ve hastalığı kontrol altına alınmalıdır. Denetimler artırılmalıdır. Bir süre için ya da süresiz dışarıdan hayvan ve et ithalatına ara verilmelidir.

Ülkemizde yetişen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar et tüketimimizi karşılayamamaktadır. Kırmızı ette yıllık 1 milyon ton üretimimiz, 1.3 milyon ton da tüketimimiz vardır. 300 bin tonluk her yıl açığımız vardır, bu da yaklaşık olarak 500 bin daha fazla kesimlik büyükbaş hayvan varlığına ihtiyacımız olduğu anlamına gelmektedir. Bunu yurtdışından temin etmek durumundayız ama ciddi bir seferberlik ile 1 milyon anaç, damızlık hayvanı üretimimize dahil edebilirsek bunun ileride kesimliğe gelecek olan erkek buzağı doğum oranı 500 bin ihtiyacımız olan hayvana denk gelecektir. Bunun için köylerde bu işi yapabilecek olan, merası olan, yem bitkisini yetiştirebilecek olan, ehil olan küçük aile işletmelerine Devletimiz tarafından kontrolü sağlanabilecek şekilde dağıtılması gerekmektedir.

Hayvancılığımıza destek politikalarının da daha etkin kullanımı ve fazlalaştırılmasıyla dışarıya bağımlılığımız bu şekilde birkaç yıl içerisinde bitecektir.

Saygılarımla…

Fehmi KİRAZ

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı

 

Makale Yorumları

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.