Fiyatlardaki artış vatandaşın cebini yaktı marketler kar etti

Türkiye, Ağustos ayında tarihinin en büyük ekonomik saldırısına maruz kaldı. Gelişen süreçte marketler ürünlerine yüzde 80'lere varan zam yaptı.Yaşanan ekonomik saldırıların ardından fiyatları yükselten marketler, dolar kuru tekrar düşmeye başladıktan…

Star Güney

Türkiye'ye Ağustos 2018 tarihinde gerçekleşen ekonomik saldırıların ardından dolar, faizler ve enflasyonda artış meydana gelmişti. Büyük market zincirleri de bu artışları öne sürerek fiyatlarda yüzde 80'a varan zamlar yapmıştı. Türkiye ekonomik saldırıları bertaraf ederek, dolar ve faizlerin düşmesi sonrasında ise marketler krizi öne sürerek yaptıkları zamları geri çekmediler. Bu süreç içerisinde büyük market zincirleri büyük orandak kar ederken vatandaşın cebi yanmaya devam etti. Marketlerin bu politikasını Başkan Recep Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında eleştirerek, ürünleri fahiş fiyattan satan marketlere karşı mücadele edileceğinin mesajını vermişti... "Faizlerde oran düştü fakat marketlerdeki fiyatlar hala düşmüyor" Peki finansal saldırının gerçekleştiği Ağustos 2018'den sonra yüzde 80'leri aşan oranlarda zamlarla raflara çıkan ürünler marketlerin cirosundan nasıl bir etki yarattı? Yapılan tespite göre 5 büyük halka açık parakende zincirinin cirosu 52 milyar liraya ulaştı. İkinci tespit 'indirimli' marketlerin cirosundaki büyüme oranı diğerlerini geride bıraktı. Belki de en önemlisi marketler brüt kar marjlarını korudu. MARKETLERDEKİ ZAMLAR KUR ARTIŞININ 2 KATI! Kurdaki yükselişle zam düğmesine basan marketler, düşüşe rağmen fiyatları geri çekmeye yanaşmıyor. Sebze-meyve, temizlik ve gıdadaki 25 ürün üzerinden marketlerde yapılan araştırmaya göre; Aralık 2017 ile Eylül 2018 arasındaki fiyat artışı yüzde 81 seviyesinde gerçekleşti. Özellikle temizlik ürünlerinde kur şoku dönemindeki zamlar yüzde 100'leri aştı. Sonrasında kurdaki düşüş fiyatlara sınırlı yansıdı. FİYATLAR 1 YIL ÖNCESİNDEN HALA YÜZDE 70 YÜKSEK DURUMDA! Fiyatların hâlâ 1 yıl öncesinden yüzde 70 yüksek olduğu görüldü. 25 ürünün toplam bedeli Aralık 2017'de 310 lira iken, Eylül 2018'de 559 lira, Ocak 2019'da ise 529 lira oldu. Bir başka deyişle doların zirve yaptığı dönem sonrasında 25 ürüne sadece ortalama yüzde 5 indirim yansıtıldı. Dolar Aralık 2017'de 3.81 lira iken, finansal operasyonla 6.88 lira ile zirveyi gördü. Bugün kur 5.32 lira düzeyinde. Son 1 yılda TL'deki değer kaybı yüzde 40'larda. Ürünlerdeki zam ortalaması ise yüzde 70'lerde. Yani kur artışının yaklaşık 2 katı. Sabah Gazetesi Ekonomi Yazarı Kerem Alkin, konuya ilişkin Sabah.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu: Türkiye'de marketlerin en önemli maliyat kalemi çalışanlarına verdikleri ücrettir. Burası fabrika değil, sadece ticarethanelerdir. Marketlerin elektrik, su gibi maliyetleri çalışan maliyetlerine göre daha mütevazi düzeydedir. Marketler, kendilerine gelen ürünlerin üstüne kar koyarak satış yaparlar ve kendilerine ürün satan aracılara parayı ise 2-3 ay vade ile öderler. Yani marketler bu süre zarfı içerisinde para üstüne para da kazanabiliyorlar. Üretici firmalar 2-3 ay gecikme ile paralarını alıyorlar. Kimi yapı ürünleri satan üreticilerin paralarını alma süresi ise 6 ayı kadar buluyor. MARKETLER ENFLASYONU BAHANE EDEREK... Marketler raf bedeli ve promosyon bedeli gibi şeylerle de para kazanıyorlar. Ayrıca üretici firmalarından iskonto da alıyorlar. Marketler bu bağlamda çok para kaznıyorlar. Bu vesile ile satışına aracılık ettikleri ürünlerdeki fiyatları ve enflasyonla ilgili algıyı bahane ederek, genellikle bu ürünün gerçek üreticisi olan firmalardan çok daha yüksek kar marjı dahi elde edebiliyorlar. YASAL DÜZENLEMELER GEREKİYOR Bu bağlamda, marketlerin karlılığı da gerçek maliyetleri ile karları arasındaki marjı da üretici firmalardan pek çok isim altında aldıkları ekstra gelirler de daha da önemlisi üretici firmalara haddinden geç bir sürede yaptıkları ödemeler de mutlaka yasal düzenlemelerle ve ciddi kontrollerle yeniden yapılandırılmalı. Sabah Gazetesi Ekonomi Yazarı Dilek Güngör, marketlerin yaşanan bu süreçte izlediği poltikaya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu: MARKETLER KUR ARTIŞINI FIRSAT BİLEREK... Ağustos ayından bu yana marketlerde olağanüstü fiyat hareketleri yaşanıyor. Biliyorsunuz, o dönemde Türkiye'ye yapılan finansal operasyondan sonra dolar kuru 6.88 ile zirveyi gördü. Kurda artış yüzde 80'lerdeydi. Ancak ekonomi yönetiminin proaktif çabalarıyla kur bugün 5.30 TL seviyesinin de altına geriledi. Son 1 yılda değer kaybı yüzde 40'lara indi. TÜİK geçtiğimiz günlerde Türkiye'deki gıda enflasyonunu yüzde 25.1 olarak açıkladı. Peki bu rakamlar markete girdiğinizde gerçekten böyle mi? Kur artışını fırsat bilip ithal olmayan mallara bile zam yapan büyük market zincirlerinde fiyat artışları yüzde 70-80 seviyesinde… Üstelik bu zincirlerin hemen hepsi güya Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı'nda varlar… Belli ki, programa kerhen isim yazdırdılar. Hem stok mallarını kur bahanesiyle fahiş zamlı satmaya devam ediyorlar hem de sözde indirim etiketlerini rafta tutarak vatandaşı kandırıyorlar. Bakın, bunların içinde en büyüklerden bir tanesindeki fiyat değişimleri marketlerin vatandaşı nasıl soyduğunu anlatıyor. 32'li bir tuvalet kağıdı geçen yıl 18.90 TL'ydi. Eylülde 41.95 TL oldu. Enflasyonla Mücadele Programı ile fiyatı 37'lere çekmiş. Ama yine de zam oranı yüzde 100'lerde… Bunun ahlakla, ticaretle, izanla açıklanacak bir durumu yok.